Ben Duydum

İrade Açıklaması ile İç İrade Arasındaki Uyumsuzluk Durumları

İrade Açıklaması ile İç İrade Arasındaki Uyumsuzluk Durumları

İrade Açıklaması ile İç İrade Arasındaki Uyumsuzluk Durumları

İrade açıklamasının sakatlığı, ya iç irade ile bunun açıklanması (beyan) arasındaki uyumsuzluktan ya da bizzat iç iradenin sağlıklı bir şekilde oluşmamasından kaynaklanır. İç irade ile açıklama arasındaki uyuşmazlık istenmeyerek oluşmuşsa açıklamada yanılma (beyan hatası) (TBK m. 31) denilen durum söz konusudur.

Bu uyuşmazlık açıklamada bulunanlardan birinin veya ikisinin isteği ile de ortaya çıkabilir.
Tarafların gerçek iradeleri ile beyanları arasında isteyerek oluşturdukları uyumsuzlukta muvazaa (danışıklık) söz konusudur.

Taraflardan sadece birinin iradesi ile beyanı arasında isteyerek oluşturduğu uyumsuzluk, ya niyetinin ciddi olmamasından (latife-şaka beyanı,) ya da zihni kayıttan (mental reservation) ileri gelir.

Açıklamada bulunan, gerçekte sözleşmeyi yapmak istemediğini zihninden geçirmekte ancak bu yöndeki iradesini isteyerek açıklamasına yansıtmamaktadır.
Örneğin, elindeki hatıra değeri yüksek kitabı satmak istemediği halde arkadaşını kıramadığı için satışa evet demek zorunda kalmaktadır.

Böylece koyduğu kayıt zihninde kalmakta, gerçek iradesi dış âleme (açıklamasına) yansımamaktadır.
Latife beyanında ise açıklamada bulunanın bağlanma isteği yoktur.

Şaka yaptığını, karşı tarafın açıklamasını ciddiye almayacağını düşünmektedir.
Her iki durumda da güven teorisine göre yapılacak bir yorumla açıklamanın bağlayıcı olup olmadığına karar verilmelidir.

Muhatabın güven teorisine göre zihni kaydı veya açıklamanın ciddi olmadığını anlaması gerekmiyorsa ve anlamamışsa sözleşmenin kurulduğu sonucuna varılmalıdır. Zihni kayıtta açıklamada bulunanın yanılma hükümlerine dayanarak sözleşmeyi iptal etmesi de mümkün değildir çünkü açıklamayı bilerek (yanılgıya düşerek değil) yapmaktadır.

Buna karşılık, latife beyanında mu hatap açıklamayı ciddi saymakta haklı ise sözleşme kurulmuş olursa da açıklamada bulunan yanılma hükümlerine dayanabilecektir. Çünkü açıklamada bulunan, açıklamasının ciddiye alınmayacağını düşünmekte, böylece karşı tarafın açıklamayı ciddiye almayacağı konusunda yanılmaktadır.

Açıklamalarla iç irade arasındaki uyumsuzluğu iki tarafın birlikte oluşturduğu muvazaalı sözleşmeler ise kesin hükümsüz olup bu konu aşağıda ayrıca incelenecektir.

İç iradenin sağlıklı oluşmaması herhangi bir dış etkene bağlı olmaksızın, kendiliğinden ortaya çıktığında saikte yanılma (TBK m. 32) söz konusudur.
Yanılmanın bu türü, ancak bir temel nitelik yanılması durumuna dönüştüğünde sözleşmenin geçerliliğini etkiler.

Basit saik yanılması sözleşmenin iptaline neden olmaz.
İç iradenin sağlıklı oluşmamasının nedeni bir dış etkenin müdahalesinden kaynaklandığında ise aldatma (TBK m. 36) veya korkutma (TBK m. 37) söz konusudur.
Bu olguların her biri ayrı ayrı incelenmelidir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ