Ben Duydum

Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları -1

Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları -1

Yeniliğin Teorik Altyapısı,
Modern Anlayış ve
Uygulamaları

Sürdürülebilir kalkınma ve refah seviyesinin artırılması, tüm toplumların ulaşmak istedikleri en temel amaçlar arasında yer almaktadır.
Ancak söylem olarak kolay olan bu hedefler ciddi ve yorucu bir çalışmayı kaçınılmaz kılmaktadır.
Dünyanın küçük bir köy haline geldiği günümüz küresel ortamında, ülkeler arasındaki sınırlar önemini yitirmiş ve rekabet, geçmişle kıyaslanamayacak boyutlara ulaşmıştır.

Ülkelerin sahip oldukları rekabet güçleri, dünya ekonomisi içerisinde nerede konumlanacaklarının önemli bir göstergesidir.
Rekabet açısından avantajlı bir konum elde etme noktasında yenilik (inovasyon) kavramı anahtar bir role sahiptir.
Zirâ yenilik göstergeleri açısından önde olan ülkelerin gelişmiş ülkeler olması bilinen bir gerçektir ve bu sonuç, sürdürülebilir kalkınma ve refah seviyesi arasında
pozitif yönlü bir ilişkinin varlığına işaret etmektedir.

Önceleri yenilik denildiğinde daha dar kapsamlı olarak sadece teknolojik gelişmeler dikkate alınırken, günümüzde yenilik kavramının kapsamı önemli ölçüde genişlemekte ve teknolojik gelişmelerin yanı sıra, yeni pazarlara ulaşmaktan, yeni enerji kaynakları üretmeye kadar bir çok farklı alanda yenilikler yapılabilmektedir. Bu süreç kaynakların etkin ve verimli  dağılmasına katkı sağlayarak, maliyetlerde rekabet gücünü artırıcı olumlu katkıları da beraberinde getirmektedir.
Yenilik sadece; yeni fikir, bilgi, icat ve teknolojilerin ortaya çıkarılması olarak algılanmamalı, aynı zamanda bu unsurların toplumsal bir fayda ortaya çıkarması ve
ticarileştirilmesi üzerinde de durulmalıdır.

Ticarileştirilme sürecinde etkin pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi, bunu destekleyen örgütsel bir yapının kurulması ve ulusal düzeyde fonksiyonel ve dinamik bir yenilik ağının kurulması kaçınılmazdır.
OECD ve Avrupa Komisyonu’nun birlikte yayınladığı Oslo Kılavuzu’nda yenilik, “işletme içi uygulamalarda, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde; yeni veya
önemli derecede iyileştirilmiş bir ürün (mal veya hizmet), veya süreç, yeni bir pazarlama yöntemi ya da yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanması şeklinde tanımlanmaktadır.

Literatürde yenilik kavramı J. Schumpeter ile özdeşleşmiştir.
Schumpeter, yeniliği; yeni ürünler, yeni üretim yöntemleri, yeni üretim kaynakları, yeni pazarların keşfi ve yeni örgütlenme şekillerinin oluşturulması olarak
beşe ayırmaktadır.
Ancak, ekonomiler genellikle ilk iki türe odaklanmış durumdadırlar.

Ürün teknolojisi, ürünlerin nasıl oluşturulacağı ya da geliştirileceği, üretim teknolojisi ise bu ürünlerin nasıl üretileceği ile ilgili olan bilgi olarak tanımlamıştır. Ürün teknolojisi ve üretim teknolojileri terimleri aynı zamanda, yeni veya geliştirilmiş mal ve hizmetlerin oluşumunu ifade etmek için de kullanılır ve ürün ve hizmetler ile ilgili olan bu üretim yöntemlerindeki gelişmeleri yansıtır.

Ürün ve süreç yeniliğinin sosyal ve ekonomik etkileri farklı olabilir.
Örneğin, yeni ürünlerin üretilmesinin gelir ve istihdamın artırılması üzerinde açık bir pozitif etkiye sahip olduğu varsayılırken, süreç yeniliğinde ise, maliyet azaltıcı doğası nedeniyle belirsizliğin daha fazla olduğu konusunda görüşler vardır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ