Ben Duydum

Girişimcilik Olgusunun On Dokuzuncu Yüzyıl ve Öncesi

Girişimcilik Olgusunun On Dokuzuncu Yüzyıl ve Öncesi

Girişimcilik Olgusunun On Dokuzuncu Yüzyıl ve Öncesi

Bu dönemde girişimcilikle ilgili olarak gerçek anlamdaki ilk örnek Uzak Doğu ile ticaret yolları geliştirmeye çalışan Marco Polo’dur.

Marco Polo parası olan insanların mallarını satmak üzere anlaşmalar yapmıştır.

Bu olay da günümüz “risk sermayesi”nin ilk örneğidir.

O zamandaki genel anlaşma sigorta bedeli dahil % 25’e yakın bir faiz oranı ile maceraperest tüccara sermaye sağlamak şeklindeydi.

Bu anlaşmada sermayedar pasif risk taşıyıcıyken maceraperest tüccar fiziksel ve ekonomik tüm riskleri üstlenen aktif bir rol almaktaydı.

Maceraperest tüccar başarılı bir şekilde malları satıp geziyi bitirdiğinde
sermayedar kârın % 75’e kadar olan bir kısmını,
maceraperest tüccar ise % 25 civarındaki kısmını alıyordu.

Orta çağlarda girişimci kavramı hem yönetici hem de çalışan olarak büyük ölçekli üretim projelerini yöneten kişi için kullanılmaktaydı.

Böyle büyük üretim projelerinde bireyler riskleri üstlenmemekte,
genellikle devlet tarafından sağlanan kaynaklarla projeyi yürütmekteydiler.

Orta çağlardaki tipik girişimci örneği din görevlileriydi.

Bu kişiler kale, sur, kamu binaları, manastır, katedral gibi büyük mimari çalışmaları yapmakla görevliydiler.

Risk ve girişimci arasındaki bağlantı 17. yüzyılda kurulmuştur.

Bu dönemde girişimci, genel olarak devletle taahhüt edilmiş bir ürün ya da hizmet sağlamak konusunda anlaşma yapan kişilere denilmekteydi.

Yapılan anlaşmalardaki fiyatlar sabit olduğundan sonuç kâr ya da zarar olsun girişimciye ait olmaktaydı.

18. yüzyılda sermayesi olan bir insan sermayeye ihtiyaç duyan bir insandan ayrılmaktaydı.

Diğer bir ifade ile girişimci, sermaye sağlayıcıdan (günümüz risk sermayedarı) farklıydı.

Bu farklılaşmanın bir nedeni bütün dünyada ortaya çıkan sanayileşmeydi.

Bu süre içerisinde geliştirilen birçok yenilik (Thomas Edison’un icadı gibi) değişen dünyanın gerekleri nedeniyle ortaya çıkmaktaydı.

Edison gibi birçok mucit yeni teknolojiler geliştirmekte ancak bu icatlarını kendileri finanse edemeyecek durumdaydılar.

Bu durumdaki mucitler icatlarının finansmanını devlet ya da özel kaynaklar aracılığı ile sağlamaktaydılar.

Bu nedenle bu tipteki insanlar sermaye sağlayıcıları (risk sermayedarları) değil sermaye kullanıcılarıydılar (girişimci). (Tosunoğlu, 2003, s.10) 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ