Ben Duydum

Aile İşletmelerinde Örgüt Kültürü

Aile İşletmelerinde Örgüt Kültürü

Aile İşletmelerinde Örgüt Kültürü

Bilindiği gibi aynı aile üyelerinin sahibi oldukları işletmelere “aile işletmeleri” diyoruz.
Bu işletmelerin bazılarında aile yönetimin başındadır, bazılarında ise icra (execution) profesyonellerdedir.
Aile denetim ve gözetim yapar (Yönetim Kurulu).
Ailenin değerleri, fikirleri ve hayata bakışı (kültürü), yönettiği işletmeyi etkiler.
Konuyu biraz açalım:
Her aile birbirinden farklı.
Ancak bütün ailelerde çocuk yetiştiriliyor.
Buna ister “terbiye”, ister “eğitim” adı verin uzun yıllar içinde çocuklara aşılanan birtakım değerler söz konusu.

Örneğin;
A Ailesinde otoriter bir baba var.
Yani kurallar var.
Yemekler birlikte yeniliyor.
Eve giriş çıkış saatleri, hatta gece hangi saate kadar televizyon izleneceği kontrol altında.
Ayrıca aile büyükleri de bu kuralları muhafaza etme eğiliminde.

B Ailesinde ise yemekler “bazen” birlikte yeniliyor.
Çocukların gece eve giriş saati konusunda bir sınırlama yok.
Aile büyükleri yeniliklere ve değişimlere hoşgörülü.
Doğal olarak bu iki farklı ailenin sahibi olduğu işletmeler de birbirinden farklı oluyor.
İlk örnekte yetişenler evdeki “kurum”ları, ikinci örnekte yetişenlerin evdeki “esnek”likleri işe taşıyorlar.
İsterseniz hangisinin daha iyi sonuçlar vereceğini tartışalım.

İlk başta konuya neden aileden girdiğime değinmek isterim.
Acaba neden “Aile” ve “İşletme” kavramlarına ayrı ayrı değinerek Aile İşletmesi’ni açıklamaya çalışıyoruz?
Aile işletmeleri böyle derin analizlerle ele alınacak kadar önemli mi?
Evet önemli.
Çünkü dünyada üretimin büyük bir bölümü “aile işletmeleri” tarafından yapılıyor.

Ülkemizde de benzer durum söz konusu.
Sözgelimi Türkiye’de GSMH’nın yaklaşık yüzde 75’inin aile işletmeleri tarafından yaratıldığı hesaplanıyor.
Bu durumda aile işletmelerini anlamak, sorunlarını tanımlamak, Türk girişimcilerin neden özellikle aile işletmesi şeklinde örgütlendikleri ve büyüdükçe neden anonimleşemedikleri üzerine kafa yormak Türk iş hayatının en önemli soruları oluyor.
Bizlerin (öğretim üyelerinin) görevi de bu sorulara yanıt bulmaya çalışmak olduğuna göre ben iki kavram hakkında hatırlatmada bulunarak konuya devam etmek isterim:

Kurumsallaşma ve inovasyon.
Aile işletmelerinin büyümesi ve kurumsallaşması istenir.
Nedir kurumsallaşma?
Örgütlerde şahısların isteklerinden, kaprislerinden bağımsız bir sistemin oluşmasıdır.
Kurumsallaşan aile işletmesi “patron” odaklı olmaktan, “sistem” odaklı olmaya geçmiştir.
Örgüt içerisinde kişilerden bağımsız olarak bazı kurallar (tekrar eden rutinler) gelişmiştir.

Peki ne işe yarar?
Kurumsallaşma ile hem aile işletmesinin uzun ömürlü olma olasılığı (sürekliliği) artar, hem de bir personel işinden ayrıldığında işlerin aksama olasılığı düşer.
Son dönemin moda kavramı inovasyona gelelim.
İnovasyon nedir?
İşletmecilik anlamında inovasyon “ticari bir değere dönüştürülebilen” yeni bir fikri hayata geçirmek olarak tanımlanabilir.
Yani yenilik yapılacak, üstelik bu yenilik sonucu işletmeye bir nakit akışı olacak.
Adı geçen yenilikler yeni bir ürün ya da hizmet sunmak olabileceği gibi, yeni bir pazarlama yöntemi ile satış yapmak, farklı bir yöntemle para bulmak da olabilir.
İnovasyon ve kurumsallaşmanın ilişkisi nedir?

Onu da şöyle açıklayabiliriz:
İşletmeler büyüdükçe kurumsallaşıp büyük bir sistem (işbölümü) kurarlar.
Zaman içinde bu sistem işletmeyi hantallaştıran bir yapıya dönüşebilir.
Bu yapı (belli bir süre sonra) farklı düşünen, yenilik peşinde koşanları (hayalleri olanları) engelleyebilir.
Hatta hayal kuranların kafalarına vurarak “otur oturduğun yerde” diyebilir.
O zaman kurumsal yapı kurmanın, kurumsallaşmanın çok da iyi bir şey olmadığı gibi bir sonuç çıkar.
Acaba gerçekten öyle mi?
Zor bir soru…

Bir işletmeyi işletme yapan da çalışanların hayal güçleri değil midir?
Bazen derslerde öğrencilere en beğendikleri işletmeyi sorarım. (Mercedes, Google, Ferrari, Nokia vb. sıklıkla tercih edilenler arasında).
Ardından seçtikleri işletmeyi Muttalıp çayırında kurup kuramayacağımızı tartışırız.
Lafı uzatmayayım sonuçta eğer uygun fon kaynakları bulunursa Mercedes’in Muttalıp’da kurulabileceğini buluyoruz.
Ancak hem daha hızlı, hem daha çevreci, hem de daha estetik araçları tasarlayan aslında Mercedes’in mühendislerinin hayal güçleri.
Şu durumda bu mühendislerin Muttalıp’da hayal güçlerini hayata geçirebilecekleri uygun bir iş ortamı tasarlandığı ve bu durum sürekli kılındığında en beğenilen işletmeyi burada kurmak mümkün oluyor.

En baştaki soruya tekrar dönersek; kolayca kurumsallaşabilen A Ailesinin işletmesi mi, yoksa esnek unsurlar taşıyan B Ailesinin işletmesi mi daha makbuldür? Gönül ister ki her iki işletmenin iyi yönlerini barındıran bir işletme olsun ve böyle bir seçim yapmak zorunda kalmayalım.
Örgütte, kişilere (kişilerin şahsi isteklerine, kaprislerine) bağlı olmayan sistem odaklı kurumsal bir yapı kurulacak, ama bu yapı aynı zamanda insanların hayal güçlerini engellemeyecek, hatta hayal kurup hayata geçirmelerini teşvik edecek.
Kaymaklı-vişneli ekmek kadayıfına benzetebileceğimiz bu birleşimi sıklıkla görmediğimiz ortada.
Çünkü büyüdükçe, kârlılık arttıkça rehavete girip hantallaşmak, hatta bürokratikleşmek kaçınılmaz.

Yere göğe sığdıramadığımız, birçok konuda model gösterilen Microsoft bile bu sorunu çözmeye çalışıyor.
Çünkü Microsoft’un hantal bir yapısı, harcayamayacağı kadar çok parası var ama terlikle gezen bir gencin (Zuckerberg) kurduğu Facebook 15 Milyar Dolar ediyor. Belki de yarın başka bir gencin girişimi Microsoft’un değerini sıfıra indirecek kim bilir?
Kaynak: Barış Baraz

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ