Ben Duydum

Zorunluluk Hâli (Iztırar Hâli)

Zorunluluk Hâli (Iztırar Hâli)

Zorunluluk Hâli (Iztırar Hâli)

Bu hâl, TBK m. 64/II de düzenlenmiştir.
Kendisini veya başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüğünü hâkim hakkaniyete göre belirler.
Zorunluluk hâlini haklı savunmadan ayıran en önemli fark, tehlikenin bir saldırganın fiilinden kaynaklanmasına gerek olmamasıdır.
Bunun yanı sıra ikinci önemli fark, zararın saldırgan dışında üçüncü bir kişiye verilmiş olmasıdır.
Zorunluluk hâlinden bahsedilebilmesi için:

  • Zarar verene yahut üçüncü bir kişiye yönelik zarar tehlikesinin bulunması gerekir.
    Bu tehlikenin bir şahıs varlığı değerine veya malvarlığı değerine yönelmesi açısından bir fark yoktur.
    Zorunluluk hâli, öncelikle bir kişinin kendisine yahut bir üçüncü kişiye yönelik açık, yakın ve güncel bir zarar tehlikesinden doğmalıdır.
    Bu tehlike, bir kişi yahut bir doğa olayı tarafından yaratılmış olabilir.
    Kişinin bir evde çıkan yangından kurtulmak için pencereden atlaması ve atladığı yerde park etmiş olan bir aracın kaportasına zarar vermesi yahut doğa yürüyüşüne çıkan kişinin kaybolması ve soğuktan donmamak için kapısını kırarak başkasına ait dağ evine sığınması gibi hâller zorunluluk hâline örnek teşkil eder.
  • Zarar verenin, tehlikeden kaçmak için zarar görene zarar vermek zorunda olması ve zararın tehlikeyi gidermek bakımından orantılı olması gerekir.
    Bu koşuldan anlaşılması gereken zorunluluk hâlinde zarar verenin zarar verici fiilinin son çare olmasıdır.
  • Haklı savunma hâlinde saldırganın şahıs varlığı değerine zarar verilmiş olması, hukuka uygun kabul edilirken zorunluluk hâlinde zararın üçüncü bir kişinin malvarlığına yönelmiş olması gerekir.
    Bir tehlikeyi önlemek amacı ile üçüncü kişinin kişilik hakkına/şahıs varlığı değerine verilecek zararlar bakımından zorunluluk hâlinden ve dolayısıyla bir hukuka uygunluk sebebinden bahsedilemez.
    Örneğin kişinin ateş eden silahtan kaçmak için bir başkasının eşyasını kendine siper etmesi hukuka uygun olacak iken bir kişiyi kendisine siper etmesi hâlinde zorunluluk hâlinden bahsedilemez.
  • Verilen zararın önlenmesi amaçlanan tehlikeden daha büyük olmamalıdır.

Zorunluluk hâlinde diğer tüm hukuka uygunluk sebeplerinde olduğu gibi hukuka aykırılıktan söz edilemeyecek, dolayısıyla haksız fiilden doğan tazminat sorumluluğu doğmayacaktır ancak fedakârlığın denkleştirilmesi düşüncesiyle zorunluluk hâllerinde istisnai olarak TBK 64/II’ye göre meydana gelen zararı giderim yükümlülüğünü hâkim hakkaniyete göre belirler.

Denkleştirme tazminatı, hukuka uygun bir fiile zarar verme hâllerinde zarar görenin katlandığı maddi fedakârlık ile zarar verenin sağladığı fayda arasında adil bir denge kurma düşüncesine dayanmaktadır.

Dolayısıyla hâkim, somut olayın özellikleri haklı kılıyorsa hakkaniyete göre zarar verenin zarar gören üçüncü kişiye belli miktar para ödemesine hükmedebilir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ