Ben Duydum

İki Taraflı/Tek Taraflı Sözleşmeler

İki Taraflı/Tek Taraflı Sözleşmeler

İki Taraflı/Tek Taraflı Sözleşmeler

Şirket sözleşmesi gibi bazı istisnalar bir yana bırakılacak olursa sözleşmelerde iki taraf bulunur ancak taraflardan birinin, hatta her ikisinin birden çok kişiden oluşmasına bir engel bulunmaz.

Örneğin bir paylı mülkiyete konu bir bağımsız bölümün 3 paydaşı bir araya gelerek taşınmazı 2 arkadaşa kiralayabilirler.

Kira sözleşmesinin kiraya veren tarafını 3, kiracı tarafını 2 kişi oluştursa da sözleşmenin sadece iki tarafı bulunmaktadır:
Kiraya veren ve kiracı.

Sözleşmenin her bir tarafındaki irade açıklamaları, ortak hukuki işlem biçimde ortaya çıkar.

Şu hâlde bir sözleşmenin iki veya tek taraflı olduğunu söylediğimizde, bunun sözleşmenin kaç tarafı bulunduğuyla bir ilgisinin olmadığı açıktır çünkü kural olarak her sözleşmenin iki tarafı bulunur.

Dolayısıyla iki veya tek taraflı sözleşmeler ayrımı, sözleşmenin hangi taraflarının borç altına girdiği dikkate alınarak yapılan bir ayrıma işaret eder.
Bağışlama vaadi ve kefalet gibi taraflarından sadece birinin borç altına girdiği sözleşmelere tek taraflı sözleşme diyoruz.

Satış gibi iki tarafın da borç altına girdiği sözleşmelere ise iki taraflı sözleşme diyoruz.
Satış, hizmet, kira, eser gibi iki taraflı sözleşmelerde taraflardan birinin borcu diğerinin karşılığını oluşturur.

Bunlarda edimler arasında karşılıklılık (sinallagma) ilişkisi bulunur.
Bu ilişki, ödemezlik defi (TBK m. 97) gibi savunmalara gerekçe oluşturur.

Hâlbuki borçların birbirinin karşılığını oluşturmadığı eksik iki taraflı sözleşmelerde kural olarak ödemezlik define yer yoktur.

Ödemezlik defi, “İfada Sıra” başlığı altında TBK m. 97’de düzenlenmiştir.

Anılan hüküm şu şekildedir.
“Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.”

Borçlu temerrüdünün sonuçlarını düzenleyen TBK m. 123-126 hükümleri de sadece tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler bakımından uygulanır.

Eksik iki taraflı sözleşmelerin bir bölümünde tarafların borçları karşılıklı olarak aynı anda değil bir sırayla doğar.
Örneğin ödünç sözleşmesinde önce ödünç verenin ödünç alana bir miktar para verme borcu doğar.

Bu borç ifa edilmedikçe ödünç alanın iade borcu doğmaz.
İfadan belirli bir zaman sonra ödünç alanın ödüncü iade etme borcu doğar.

Saklama ve kullanma ödüncünde de benzer bir durum söz konusudur.
Bu tür sözleşmelerde “Önce sen borcunu ifa etmezsen ben de borcumu ifa etmiyorum!” anlamına gelen ödemezlik define neden yer olmadığı kendiliğinden anlaşılır.

Çünkü ödünç alanın ödüncü almadıkça iadesi gereken bir borcu da söz konusu olmaz.
Hâlbuki tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olan satışta, iki tarafın da borcu muaccel ise satıcı satış bedeli ödenmedikçe malı teslim etmekten kaçınabilir veya alıcı mal teslim edilmedikçe bedeli ödemekten kaçınabilir.

Ücretsiz vekâlet gibi bazı iki taraflı sözleşmelerde ise taraflardan biri (vekil) her zaman borç altına girmektedir.
Vekil, başından itibaren vekâlet görevini özen ve sadakatle yerine getirme borcu altındadır.

Müvekkil ise vekil masraf yaptığında bu masrafları ödeme borcu altına girer.
Bu tür iki taraflı sözleşmelere de eksik iki taraflı sözleşmeler denir.

Her kural gibi bu kuralın da istisnaları olduğu unutulmamalıdır. Örneğin eksik iki taraflı sözleşme olan vekâlette vekil masrafları ödenmedikçe vekâlet görevine devam etmekten kaçınabilir çünkü bu iki borç arasında karşılıklılık ilişkisine benzer bir durum bulunmaktadır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ