Ben Duydum

Hakkaniyet Sorumluluğu

Hakkaniyet Sorumluluğu

Hakkaniyet Sorumluluğu

Ayırt etme gücünün olmaması temel olarak kusuru ortadan kaldıran bir etkendir. Zira ayırt etme gücü olmayan bir kimse, fiillerinin sonuçlarını da öngöremeyecektir.
Bu durumda kendisinin kusurlu hareketinden de söz edilemez fakat bir kişinin gerçekleştirdiği fiiller, ayırt etme gücü olmasa dahi tazminat sorumluluğuna neden olabilir.

Ayırt etme gücü TMK m.13 “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.”

Türk Borçlar Kanunu sistematiğinde hakkaniyet sorumluluğu kusursuz sorumluluk hâllerinin ilki olarak 65. maddede düzenlenmiştir.
Hakkaniyet sorumluluğu başlığı altında düzenlenen hükümde kanun koyucu, “Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir.” şeklindeki ifadesi ile zarara yol açanın ayırt etme gücü olmasa dahi sorumluluğunun doğabileceğini düzenlemiştir.
İlgili düzenleme gereğince kusura bakılmaksızın, ayırt etme gücünden yoksun kişinin verdiği zararlardan hâkim kararıyla sorumlu tutulması öngörülmüştür.

Hakkaniyet dolayısıyla sorumluluktan bahsedilebilmesi için dikkat edilmesi gereken iki unsur vardır.

Bunlar:

  • Öncelikle sorumluluğun doğması için gerekli diğer koşullar (hukuka aykırı fiil, zarar, uygun illiyet bağı), olayda mevcut olmalıdır.
    Bir kişi ayırt etme gücüne sahip olsaydı sorumlu tutulmayacağı bir olaydan, sadece ayırt etme gücüne sahip olmaması ve hakkaniyetin gerektirmesi nedeniyle sorumlu tutulmamalıdır.
    Zira burada her ne kadar bir kusursuz sorumluluk hâli söz konusu olsa da öncelikle bir haksız fiilin, zararın ve illiyet bağının varlığı tespit edilebilmelidir.
  • Haksız fiile yol açan temel kaynaklardan biri, kusur olsa da artan sanayileşme ve gelişen teknoloji nedeniyle zararın giderilmesi bakımından kusur ilkesi tek başına yetersiz kalmıştır. Bu duruma çare olarak modern hukuk düzenlerinde haksız fiiller alanında kusursuz sorumluluk hâllerine yer verilmiştir.
    Kusursuz sorumluluk hâllerinin kabulü, söz konusu bir olayda failin kusurlu olup olmadığı ile ilgilenilmeksizin yalnızca zararlı sonucun doğmasına sebep olmasını doğan zarardan sorumlu tutulabilmek için yeterli saymıştır.

Ayırt etme gücünden yoksun kişinin verdiği zarardan kusursuz olması dolayısıyla sorumlu tutulmaması, hakkaniyetle bağdaşmamalıdır.
Bu duruma doktrinde verilen klasik örnek, zengin ama ayırt etme gücünden yoksun kişinin fakir birini yaralamasıdır.
Bu gibi durumlarda zenginin verdiği zararın sadece ayırt etme gücünden yoksun olması sebebiyle yok sayılması, hakkaniyet ile bağdaşmayacaktır.

Ayırt etme gücünün kaybı hâlinde akla gelecek bir diğer husus ise kişinin ayırt etme gücünü geçici olarak kaybetmesi hâlidir.
Bu hususa ilişkin olarak TBK m. 59’da bir düzenleme mevcuttur.
İlgili düzenlemeye göre, “Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür.

Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.” TBK m. 59 düzenlemesi ile geçici olarak ayırt etme gücünü kaybeden kişiler açısından sorumluluk iki şekilde ele alınmıştır.
Bunlar ayırt etme gücünü kendi kusuru ile kaybedenler ve kusuru olmaksızın kaybedenlerdir.

Kişi ayırt etme gücünü kendi kusuru ile kaybetmişse bu durumda verdiği zararlardan da sorumlu olacaktır.
Burada her ne kadar ayırt etme gücü yoksunluğu sebebiyle kusurun söz konusu olamayacağı akla gelse de kişi daha ilk aşamada ayırt etme gücünü geçici olarak kaybederken kusurlu davranmaktadır.
Burada kusur, üstlenilen zarar verme riskinin gerçekleşmesi ile ortaya çıkmaktadır.

Kişi, ayırt etme gücünü geçici olarak kaybetse ve bu durumun ortaya çıkmasında kendi kusuru yoksa -örneğin aldığı bir ilacın yan etkisi veya kendisine gizlice alkol veya benzer bir uyuşturucu madde verilmesinde olduğu gibi- TBK m. 65’teki düzenleme yine uygulama alanı bulacaktır.
Kişi, geçici ayırt etme gücü yoksunluğuna rağmen ancak hakkaniyet gereğince sorumlu olabilecektir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ