Ben Duydum

ÖRGÜT KURAMLARININ DOĞUŞU VE TARİHSEL GELİŞİMİ / Birinci Evre (2)

ÖRGÜT KURAMLARININ DOĞUŞU VE TARİHSEL GELİŞİMİ / Birinci Evre (2)

ÖRGÜT KURAMLARININ DOĞUŞU VE TARİHSEL GELİŞİMİ

Birinci Evre (2)

Taylorizm, döneminin bazı araştırmalarının temelini oluşturmuştur.

Yapılan hareket ve zaman etüdleriyle gereksiz iş ve hareketler ortadan kaldırılarak daha verimli şekilde çalışılması sağlanmıştır.

Bilimsel yönetim ilkeleri, üniversite ve belediye gibi kamu kuruluşlarında da uygulanmıştır.

1950 öncesi yönetim yaklaşımını besleyen “idari köken”den gelen diğer bir önemli isim de H. Fayol’dur.

Fayol, Taylorizmin devamı ve tamamlayıcısı olan Yönetim Süreci Yaklaşımı’nı geliştirmiştir.

Fayol, örgütlerde yer alan faaliyetleri teknik işler, ticari işler, mali işler, güvenlik işleri, muhasebe işlemleri ve idari işler olmak üzere altı grupta toplamıştır.

Örgütlerin yapı ve işleyişi ile ilgili en önemli katkısı yönetimi bir süreç olarak ele alması ve “planlama”, “örgütleme”, “kumanda”, “koordinasyon” ve “kontrol” şeklinde isimlendirdiği beş işlevi, temel yönetim işlevleri olarak tanımlamasıdır.

Fayol yöneticilere, yönetim sürecini yerine getirirken uymalarını önerdiği 14 ilke belirlemiştir (iş bölümü, otorite, disiplin-gözetim, kumanda birliği, yürütme birliği, genel çıkarların özel çıkarlara üstünlüğü, personel ücretleri, merkeziyet, hiyerarşi, düzen, hakkaniyet eşitlik, personel devamlılığı, inisiyatif, birlik ve beraberlik ruhu) (Koçel, 2011).

Fayol’un yönetim süreci yaklaşımı, yönetim uygulamaları alanında geniş kabul görmüş kavramsal bir çatı sunar.

Günümüzde de bazı değişikliklerle birlikte hâlen uygulanmakta ve önemli bir yönetim bilgisi olarak aktarılmaktadır.

1950’lerden önce geliştirilen ve örgüt kuramı alanının belirginleşmesinde katkısı olan diğer bir disiplin psikolojidir.

Bu kökenden doğan fikirler daha sonra “yönetim düşüncesinde İnsan İlişkileri Yaklaşımı” adıyla geliştirilmiş ve 1950’lere gelindiğinde örgüt araştırmalarında güçlü bir örgütsel davranış hattının oluşmasını sağlamıştır.

Psikolojik kökenin temsilcisi Roethlisberger, Dickson, Mayo, Barnard gibi isimler Taylor ve Fayol’un yönetim ilkelerine temel oluşturan hedefleri yani etkinlik ve
verimlilik arayışlarını sürdürmüşlerdir.

Ancak bu hedeflere ulaşmada insanın rolüne odaklanırlar.

“Örgüt yapısı içinde insan sadece rasyonel davranışlar mı sergiler?” sorusunu ele alan araştırmaların sonuçları şöyle özetlenebilir (Koçel, 2011):

• Bireylerin birbirinden farklı olan becerileri ve kapasitelerinden yararlanabilmek için örgüt içi insan ilişkilerine eğilmek gerekir,

• İnsan örgüte sadece biyolojik bir mekanizma ve fizyolojik bir güç kaynağı olarak gelmez, psikolojik ve sosyal özelliklerini de beraberinde getirir,

• İnsanların tüm davranışları bir nedene dayanır,

• İnsan diğer üretim faktörlerinden farklı olarak yaratıcıdır,

• Örgüt sosyal bir sistemdir,

• İnsan ve örgüt arasında karşılıklı bağımlı bir ilişki vardır.

1950 öncesi yönetim düşüncesini belirleyen önemli bir disiplin de sosyolojidir.

Sosyolojik kökenin Kuzey Amerika’daki temsilcileri olan Selznick, Gouldner, Blau gibi isimler fikirlerini, Alman iktisatçı ve sosyolog Max Weber’i izleyerek geliştirmişlerdir (Üsdiken ve Leblebici, 2001).

Weber’in bürokrasi modelinin temelinde de etkinlik ve verimlilik arayışı olmakla birlikte, onun görüşlerinin sadece uygulamaya dönük bir bilgi sunduğu söylenemez.

Weber, bürokratik örgütlenme biçiminin neden tarihin o döneminde Kuzey Avrupa’da ortaya çıktığını ekonomik, sosyolojik ve politik bağlamı temsil eden modernleşme ve rasyonelleşme süreçleri içinde anlamaya çalışmıştır.

Bu yönüyle, örgütleri açıklamak ve anlamak amacı taşıdığı için bu dönemdeki diğer yaklaşımlardan ayrılır ve -denebilir ki- örgüt kuramı alanının oluşumuna belki de en önemli katkıyı sağlamıştır (Sargut ve Özen, 2007).

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ