Ben Duydum

AFAD Tarihçesi

AFAD Tarihçesi

AFAD Tarihçesi

Tarihimizde afet yönetimine ilişkin ilk düzenleme, 14 Eylül 1509 tarihinde meydana gelen, 13.000’in üzerinde insanın yaşamını yitirdiği, 109 cami ve 1.047 yapının yıkıldığı İstanbul Depremi sonrasında, dönemin Osmanlı Padişahı II. Bayezid tarafından çıkarılan bir fermandır.

Bu ferman ile yıkılan evlerin yeniden yapılması amacıyla hane başına 20 altın verilmiştir.

Ayrıca bu fermanda, deniz kenarındaki dolgu zeminlerin üzerine ev yapmanın yasaklanması ve ahşap-karkas ev yapımı teşvik edilmesi zarar azaltma kapsamında değerlendirilebilir.

Önemli diğer bir belge de şehirleşmenin artmasına müteakip, şehirleşme ve yapılaşmanın kurallara bağlanması ihtiyacından doğan ve 1848 yılında yayımlanmış olan Enbiye Nizamnamesi’dir.

Nizamname ile İstanbul içerisindeki yapılar için bazı esaslar getirilmiş, 1877 yılında ise Nizamname tüm İmparatorlukta uygulanmaya başlanmıştır.

Cumhuriyet Dönemine gelindiğinde, 03/04/1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanunu ile belediyelere, yerleşme ve yapılaşmalarla ilgili denetim görevi ve ihtiyaç sahipleri için konut inşa ettirme
görevi verilmiştir.

10/06/1933 tarihli ve 2290 sayılı Belediye Yapı ve Yolları Kanunu ile de şehirlerin imar planlarının hazırlanması, ruhsat alınması, fenni mesuliyet, yapı denetimi, yapı ve yollar gibi konular çağın şehircilik anlayışına uygun olarak düzenlenmiştir.

Sivil savunma kavramı, Birinci Dünya Savaşı ile beraber savaşların, cephe gerisine ulaşmaya başlaması ve sivillerin kitleler halinde ölümüne yol açması üzerine, savaşın siviller üzerindeki zararlarının hafifletilmesi amacıyla halkın türlü tehlikelerden korunmasını sağlamaya yönelik pasif korunma önlemlerinin geliştirilmesi düşüncesinden ortaya çıkmıştır.

Ülkemizde, sivil savunma hizmetleri ilk olarak 1928 yılında yürürlüğe konulan Cephe Gerisinin Havaya Karşı Müdafaa ve Muhafazası Talimnamesi ile düzenlenmiştir.

1938 yılında da 3502 sayılı Pasif Korunma Kanunu yürürlüğe konulmuş, illerde seferberlik müdürlükleri kurularak sivil savunma hizmetleri yürütülmüştür.

26 Aralık 1939 tarihinde ülkemizde yaşanmış en büyük felaketlerden biri olan Erzincan Depremi meydana gelmiştir.

30.000’in üzerinde insanın hayatını kaybettiği ve 100.000’in üzerinde yapının ağır hasarlı veya yıkılmış olduğu bu deprem sonrasında 17 Ocak 1940 tarihinde 3773 sayılı Erzincan’da ve Erzincan Depreminden Müteessir Olan Mıntıkalarda Zarar Görenlere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun çıkarılmıştır.

Kanun ile deprem sonrası yardımlara ilişkin esaslar belirlenmiş, ilk defa vergi terkinleri, memurlara tazminatlar, yapı malzemesi yardımı gibi hususlar düzenlenmiştir.

1939 Erzincan Depremi ve aynı dönemde yaşanan Niksar-Erbaa, Adapazarı-Hendek, Tosya-Ladik ve Bolu-Gerede depremlerinde toplamda 43.000’in üzerinde insanın yaşamını yitirmesi, 75.000
civarında kişinin yaralanması, yaklaşık 200.000 binanın ağır hasarlı veya yıkılmış olması üzerine 18 Temmuz 1944 tarihinde 4623 sayılı Yer Sarsıntılarından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler Hakkında Kanun yayımlanmıştır.

Dünyada bu dönemde sadece Japonya, ABD ve İtalya’da afet zararlarının azaltılmasına yönelik kanunlar yürürlükteyken Ülkemizde de gerçek anlamda afet zararlarının azaltılmasına yönelik çalışmalar 4623 sayılı Kanun ile başlamıştır.

Kanun gereğince, 1945 yılında, ülkemizin ilkleri olan Türkiye’nin Deprem Bölgeleri Haritası, Türkiye Yer Sarsıntı Bölgeleri Yapı Yönetmeliği ve Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır.

1940’ların başında, ülkemizin birçok bölgesinde yoğun su baskınları yaşanmıştır.

Bunun üzerine 14 Ocak 1943 tarihinde 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu çıkarılmış, ilk kez su baskınlarına karşı, afet olmadan önce alınacak tedbirler
belirlenmiş ve afet sırasında yapılacak çalışmalara yeni esaslar getirilmiştir.

Sonraki dönemde;

Yerleşim yerlerinin belirlenmesi sırasında afet tehlikelerinin ortaya çıkarılması ve fenni mesuliyet sistemi ile yapı denetimi konularını ortaya koyan 1956 tarihli İmar Kanunu, ana görevlerinden birisi afet öncesi ve sonrasında gerekli tedbirleri almak olan İmar ve İskân Bakanlığı’nın kurulmasına ilişkin 1958 tarihli Kanun ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün temellerinin atıldığı 15 Mayıs 1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler ile Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun çıkarılması ile Ülkemizde afet yönetimine ilişkin çalışmalar daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmeye başlamıştır.

Ayrıca yine 1959 yılında yürürlüğe giren 7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu ile afetler sırasında gereken kurtarma ve ilkyardım faaliyetleri düzenlenerek bu konudaki önemli bir boşluk giderilmiş
ve İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’nün temelleri atılmıştır.

Afet yönetimi alanına ilişkin bir diğer önemli düzenleme de, 1988 yılında çıkarılan Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmeliktir. Bu Yönetmelik ile devletin tüm güç ve kaynaklarını afetten önce planlayarak, afetin meydana gelmesi halinde devlet güçlerinin olay bölgesine en hızlı şekilde ulaşması ve afetzede vatandaşlara en etkin acil yardımın sağlanması için yardım teşkilatlarının kuruluş ve görevleri düzenlenmiştir.

7269 sayılı Kanun zamanın gereklerine göre değişikliğe uğramıştır.

Ancak 1992 yılında Erzincan’da yaşanan deprem, sadece fiziksel kayıpların değil, işsizlik, göç, üretim kaybı vb. sosyoekonomik kayıpların da ortaya çıkabileceğini ortaya koymuştur.

Bunun üzerine aynı yıl 3838 sayılı Erzincan, Gümüşhane ve Tunceli İllerinde Vuku Bulan Deprem Afeti ile Şırnak ve Çukurca’da Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Kanun çıkarılmıştır.

Bu Kanun’un başarılı uygulamaları üzerine ve yurdun tamamını kapsayan benzer bir kanuna ihtiyaç duyulmasından hareketle 4123 sayılı Tabi Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve
Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Kanun çıkarılmıştır.

1999 yılında Marmara Bölgesi’nde meydana gelen depremler ülkemizin yaşadığı en önemli afetlerdir.

Yoğun nüfusun ve ağır sanayinin bulunduğu çok geniş bir alanı etkileyen bu depremler, afet yönetim sistemimizin gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.

Koordinasyondaki eksikliklerin giderilmesi için 2000 yılında Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü kurulmuş, yapı denetim sistemimiz tamamen değişmiş, sigortalılık zorunlu hale getirilmiştir.

Ancak afet yönetiminde görev alan üç temel kurum olan Türkiye Acil Durum Yönetimi, Afet İşleri ve Sivil Savunma Genel Müdürlüklerinin üç farklı bakanlık altında faaliyet gösteriyor olması
bu alandaki problemleri devam ettirmiştir.

Afetlerden çıkardığı dersler doğrultusunda ülkemiz, afetlerin yerinden yönetilmesinin daha etkili olduğu gerçeğinden hareketle yerelin güçlendirildiği ve merkezin koordinasyondan sorumlu olduğu bir sistem oluşturmak üzere çalışmalara başlamıştır.

Bu çalışmalar neticesinde, afet yönetimi sisteminde görev alan kurumlar arasındaki koordinasyon sıkıntısının giderilmesi amacıyla 2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı Kanun’la, afet yönetiminde
görevli söz konusu üç genel müdürlük lağvedilerek, merkezde Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, illerde ise doğrudan Valiye bağlı İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri kurulmuştur. Bu Kanun ile önceliği kriz yönetimi olan anlayış yerine, önceliği risk yönetimi olan anlayışa geçilmiştir.

Başkanlığımız 15 Temmuz 2018 Tarihinde yayınlanan 4 No.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluş olarak tanımlanmıştır.

 

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ