Ben Duydum

18 ÇANKIRI

18 ÇANKIRI

Çankırı, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesinde bulunan bir ildir. Kuzey ilçeleri Karadeniz Bölgesi’nde kalan il, kuzeyde Karabük ve Kastamonu, doğuda Çorum, güneydoğuda Kırıkkale, güneyde Ankara ve batıda Bolu illeriyle çevrilidir. İl Nüfusu: 183.880’dir. Bu nüfusun %74’ü şehirlerde yaşamaktadır.
İl ekonomisi tarıma dayalıdır. Çalışan nüfusun yaklaşık % 45’i tarım sektöründe, % 16’sı sanayi sektöründe, % 38’i hizmetler sektöründe istihdam edilmektedir. Başlıca tarımsal ürünler arpa, buğday, pirinç, kavun ve kiraz şeklindedir. Ülkemiz çeltik (pirinç) üretiminin yüzde 3’ü Çankırı’da üretilmektedir
Çankırı Ulaşımı
Demiryolu : Şehir Merkezinde bulunan Çankırı tren garı 1931 yılında faaliyete başlamıştır. Ankara-Zonguldak güzergahında bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle sadece yük taşımacılığı yapılmaktadır. İstasyon Tel : 0 (376) 213 13 19

Karayolu : Çankırı Şehirlerarası Otobüs Terminalinden Ankara, İstanbul, Kırıkkale ve Karabük istikametine düzenli seferler yapılmaktadır. Çankırı Şehirlerarası Otobüs Terminal Tel :0 (376) 212 83 82 Çankırı’nın bazı illere olan mesafesi; Ankara : 131 km, İstanbul : 497 km Kastamonu : 114 Km. Çorum : 156 Km. Karabük : 195 Km.

Havayolu : Çankırı’ya en yakın Havalimanı : Ankara Esenboğa Uluslararası Havalimanıdır. Çankırı’ya Mesafesi: Çubuk-Şabanözü üzeri : 105 km. Akyurt-Kalecik İstikameti: 120 km. Akyurt-Kalecik istikameti D 765 Ankara-Çankırı Devlet Karayolu olup duble olarak hizmet vermektedir.

Çankırı,
antik dönemde batıda Bithynia (Bitinya), doğuda ise Pontus diye
isimlendirilen bölgeler arasında yer alan Paflagonya Bölgesi’nde bulunmaktadır.
Çankırı şehrinin, antik ismi Gangra’dır ve bu ismi günümüze kadar
korumuştur. Bu isim ilk olarak Grek ve Roma dönemlerinde belgelenmiştir.
Gangra isminden bahseden en eski yazılı kaynak M.Ö 3. yüzyılda yaşamış olan çok
yönlü bilim adamı Eratosthenes’dir. Gangra ismi, klasik dönemden Luvi devrine
kadar uzanan, Anadolulu yerel bir addır. Ama antik bir Luvi ismi olan
“Gangra” halk etimolojisine uygun olarak
(halkın anlayamadığı isimlere kendi dilinde bir mana vermeye çalışması)
“çan” ve “kırık” kelimeleri kullanılarak Çankırı haline dönüştürülmüştür. Ancak
Osmanlı zamanlarında şehrin antik adı korunmuş, Kangırı veya Kângarı olarak
kullanılmıştır. Çankırı
da yapılan arkeolojik çalışmalar incelendiğinde; Paleolitik Dönem (M.Ö.
600000-12000), Kalkolitik Dönem (M.Ö.
6000-3200/3000), Eski Tunç Çağı (M.Ö.
3200/3000-2000), Orta Tunç Çağı (M.Ö. 2000-1500), Geç Tunç Çağı (M.Ö. 1500-1200), Demir Çağı (M.Ö. 1200-550), Hellenistik Dönem (M.Ö.
330-30), Roma İmparatorluk Dönemi (M.Ö.
6/5- M.S. 285), Geç Roma- Bizans Dönemi (M.S. 285-1453), dönemlerini
yansıtan eserler bulunmaktadır. Arkeolojik veriler ışığında kentin zengin bir
kültür mirası olduğunu söyleyebiliriz. Anadolu
Selçuklu devletini kurulduktan sonra doğuda nüfus etkisini genişleterek Kilikya
bölgesini fethettiği sırada, Malazgirt Savaşı’na katılmış kumandanlardan olan
Danişment Gazi de Yeşilırmak ve Kızılırmak vadisini Türklere açmıştır. Çankırı
fatihi olarak şöhret kazanan Karatekin de bu esnada Sinop bölgesinin fethiyle
meşgul olmaktaydı. Sinop’u ve diğer sahilleri fetheden Karatekin, buraları
terke mecbur kalmıştır. Fethettiği Çankırı’da ölmüş ve Çankırı Kalesi’ndeki
türbesine defnedilmiştir.Çankırı,
Danişmentliler döneminde süratle Türkleşmiş ve kısa sürede Türk tahkimatının en
güçlü bölgelerinden biri olmuştur. 1134 tarihinde Emir Gazi’nin ölümünün
ardından Danişmentliler bir süre zaafa düşmüştür. Bizans imparatoru Ioanenos
Komnenos Çankırı ve Kastamonu üzerine yürüyüp buraları kuşatmıştır. Bu
kuşatmada Çankırı teslim olmuş buradaki Türkler esir edilerek İstanbul’a
gönderilmiştir. Ancak imparator çekildikten sonra Türk kuvvetleri kısa zamanda
buraları geri almışlardır. Bizans’ın yeniden güç topladığı bu tarihlerde bu
gelişmelerin olması bölgedeki Türk varlığının iyice kökleşmiş olduğunun
göstergesidir[2]. 13. yüzyılın
sonunda Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuvvetten düşmesi üzerine Anadolu’nun
çeşitli bölgelerinde bazı beylikler ortaya çıkmış ve Çankırı Candaroğulları’nın
eline geçmiştir.Candaroğulları’nın
elinde bulunan Çankırı ve Kastamonu civarının Osmanlı himayesine girdiği tarih
hakkında iki görüş bulunmaktadır. Bunlardan birisi I. Murad zamanında 1383
yılında, diğeri de Yıldırım Bayezid zamanında ilhak olduğudur. Ankara
Savaş’ından (1402) sonra Çankırı ve Kastamonu civarı Timur tarafından
Candaroğulları’na verilmiştir. Osmanlı’ya sadakatle bağlı olan Kasım Bey’in
1464 yılındaki ölümünden sonra Çankırı, Osmanlı yönetim düzeyinde Anadolu
Eyaleti’ne bağlı bir sancak haline gelmiştir. Osmanlı kaynaklarında
Kengırı-Kengrı veya Kângırı-Kângrı şeklinde yazılan şehirde, II. Bayezid’in
oğullarından Alemşah’ın oğlu Osman Çelebi bir müddet sancakbeyliği yapmıştır.
Doğuya yapılan seferlerde menzil yeri olan Çankırı, Yavuz Sultan Selim’in
saltanat mücadelesi esnasında Şehzade Ahmed’e bağlı yayalar tarafından
yağmalanmış ve levend eşkıyası tarafından da tahrip edilmiştir[3].Çankırı’da
Selçuklu Dönemine ait ayakta kalabilen tek yapı Taş Mescittir. Bu yapı 1242
yılında Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat zamanında Emir Atabey Cemalettin
Ferruh tarafından yaptırılmıştır. Cemalettin Ferruh tarafından 1235 yılında
yaptırılan ve Taş mescidin bitişiğindeki şifahane ise günümüzde ayakta
değildir. Bir diğer yapı Candaroğlu Kasım Bey’in inşa ettirdiği İmaret
Cami’dir. Ancak bu yapı 17. yüzyılda harap olmuş ve günümüzde ayakta kaldığı
haliyle yeniden yaptırılmıştır[4].Yine
Selçuklu dönemine ait olan ancak günümüze kadar çeşitli değişikliklerle gelen
bir diğer yapı Karatekin Türbesi’dir. Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılda yapılmış
olan Kanuni Sultan Süleyman Cami(Ulu
Cami)’den başka tespit edilen camiler, medreseler ve hamamlar gibi yapılar 18.
yüzyıldan sonra inşa edilmiştir[5]. Çankırı ilçelerinde yer alan Selçuklu ve
Osmanlı dönemi yapılarına gelince bunların içinde en eskisi Şabanözü Ulu
Cami’dir (Paşa Sultan Cami). Yukarı Cami olarak ta adlandırılan bu yapı 13.
yüzyılda Beylikler döneminde yapımı yaygınlaşan ahşap direkli camilerdendir[6]ve en geç 16. yüzyıla
tarihlenmektedir. 17. yüzyıla gelindiğinde Çerkeş ilçesinde Sultan IV. Murad
tarafından yaptırılan, IV. Murat Hamamı ve Örenköy Cami ile Yapraklı
ilçesindeki Fethiye Türbesi ve kütüphanesi ayakta kalabilen üç örneği
oluşturmaktadır. İl merkezi, İlçe ve köylerde yer alan tescilli kültür varlıklarının
çoğunluğu 18. ve 19. yüzyıl yapılarıdır

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ